ABD’nin suya düşen Hazar planları: Batı’nın bölgeye etki imkanları yok edildi mi?

Yeni Çağ Azerbaycan’ın haberine göre; 12 Ağustos’ta Aktau’da imzalanan Hazar Denizi’nin yasal statüsünün belirlenmesi konusunda kıyıdaş devlet başkanları tarafından imzalanan sözleşmede bölgesel güvenliğe ilişkin hükümler tartışma konusuna dönüştü.

ABD ve NATO, Hazar çevresinde bir askeri üs kurma niyetlerinin olduğunu defalarca açıklamıştılar. Bu konuya değinen İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani 15 Ağustos’ta ABD ve NATO’nun Hazar Denizi’nde bir askeri üs kurma planlarının artık imkansız olduğunu söyledi.

ABD ve NATO’nun Hazar Denizi’nde askeri varlığını sürdürme konusundaki istekleri, özellikle İran ve Rusya olmak üzere bölgesel devletleri ciddi biçimde rahatsız etti. Çünkü Hazar’da ABD askeri üssünün kurulması, Batı’nın bu bölgede gerçekleşen süreçlere müdahale etmesini çok daha kolaylaştıracaktı.

Bu noktanın altını çizen Ruhani, “ABD ve NATO komplosu” olarak nitelendirdiği projenin, Sözleşmenin imzalanmasıyla engellendiğine dikkat çekti. Başka bir deyişle, bu Sözleşme, yabancı ülkelerin bölgedeki askeri varlığını önleyecektir.

Askeri uzman Terlan Ayvazov Yeni Çağ Azerbaycan’a yaptığı açıklamasında Hazar Sözleşmesi’nin imzalanmasından sonra bölgenin güvenliği, ABD ve NATO’nun bölgedeki askeri varlığının engellenmesi ve diğer konuları değerlendirdi.

“Bilindiği üzere Hazar kapalı bir bölge. Tarih boyu iki devlet – İran ve Rusya Hazar çevresinde aktif bir rol oynamıştır. Fakat Petro döneminden sonra İran’ın Hazar’daki hakları azaldı, Gülistan ve Türkmençay anlaşmasından sonraysa Hazar’da donanma bulundurmak hakkından da mahrum bırakıldı.

Bu durum SSCB çökünceye kadar devam etti. O zamanlar Hazar, dört Sovyet cumhuriyeti ile İran’ın küçük bir kısmı arasında bölünmüştü. SSCB’nin çöküşünden sonra Hazar Denizi’nin yasal statüsünü belirleme süreci başladı ve müzakereler uzunca bir süre devam etti. Bunun nedeni İran’ın önerilen bölünme ile aynı fikirde olmamasıydı.

Nihayet Hazar kıyıdaş devletlerinin statüko konusunda uzlaşmaya varabileceklerine dair olumlu gelişmeler yaşanıyor.

Azerbaycan, Kazakistan ve Rusya, Hazar Denizi’ni bölmek için Sözleşmenin imzalanmasından önce anlaşmaya varmıştı. Ancak Türkmenistan ve İran bu anlaşmayı kabul etmedi. Özellikle, Türkmenistan, Azerbaycan’a ait Kepez petrol sahasına Serdar ismini vererek sömürü haklarının ona verilmesi gerektiğini belirtiyor. Türkmenistan’a iddiasına göre, deniz bölümü sırasında bölgenin sahilden uzaklığını hesaplamak yanlış.

Resmi Aşgabat, Azerbaycan’ın karasularını belirleme mesafesinin, Abşeron yarımadasından değil daha geriye doğru hesaplanmasını talep ediyor. Türkmenistan ile aynı konumda olan İran, hatta 1998’de bir grup BP petrol arama görevlisine ateş açmıştı. Rusya da Azerbaycan tarafından imzalanan petrol ve doğalgaz sözleşmeleri, aynı zamanda denizde yaptığı petrol arama çalışmaları konusunda endişeliydi. Ancak, Hazar Denizi’nin kuzeyinde Astrakhan petrol ve gaz yataklarının bulunması Rusya’nın Azerbaycan’a karşı tavrını yumuşattı.

BATI’NIN BÖLGEYE YÖNELİK İLGİSİ HİÇKİMSE İÇİN SIR DEĞİL

“ABD hatta Sovyetler döneminde de Hazar Denizi’ndeki petrol ve doğalgaz rezervlerine olan ilgisini gizlemiyordu, hatta bölgede geniş çaplı istihbarat çalışmaları ve ilgili görüşmeler de yapmıştı.

Azerbaycan’ın bağımsızlığından sonra bu konuda görüşmelere devam edildi. Haydar Aliyev’in iktidara gelmesinden sonra görüşmeler sona erdi ve “Yüzyılın Sözleşmesi” imzalandı. Bu anlaşmaya dahil olan Batılı şirketler, güvenliği sağlamak için bölgedeki askeri güçlerinin olmasını her zaman ön planda tuttular. Bu nedenle, Azerbaycan topraklarına karasularının korunması ve keşif tesislerinin inşası için yardımda bulundular. Bütün bu çalışmalar İran tarafından hoş karşılanmadı.

Azerbaycan’ın ardından Kazakistan da projelere katıldı ve Batı ile işbirliğinin temellerini attı. Bir zamanlar ciddi görülen sorunlar ortadan kaldırılmış ve imzalanan uluslararası sözleşmelerin şartları hayata geçirilmiştir. Bu açıdan Hazar Denizi’nde hiçbir dış güce ihtiyaç yok.

Bugün Rusya, SSCB’de olduğu gibi Hazar Denizi’ndeki askeri varlığını büyütmeye çalışıyor. Rusya ile birlikte, İran, Kazakistan ve Türkmenistan da Hazar Denizi’ndeki askeri varlığını arttırmaktadır. Azerbaycan’sa her zaman olduğu gibi Hazar’ı “huzurlu bir deniz” e çevirmeyi istiyor. ”

Sehavet Memmed

COP29