Kudüs sorunu: Türkiye Arap-İsrail koalisyonunun hedefinde

Türkiye’nin Kudüs konusunda sergilediği sert anti Siyonist tutum Ankara’yı İsrail’in ve tüm dünyadaki Yahudi lobisinin hedefine dönüştürdü.

“Meşru olmayan” TİKA

Yeni Çağ Azerbaycan‘ın edindiği bilgiye göre; İsrail Türkiye’nin farklı ülkelerde projeler gerçekleştirerek yakın devletlerin hükümet ve bakanlıklarına destek veren Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı’nın çalışmalarını kısıtlamaya hazırlanıyor.

Türkiye’nin bu hükümet ajansının gerçekleştirdiği projeler kültürden ekolojik sorunlara kadar birçok alanı kapsıyor. TİKA, ayrıca Filistin’de insani projeler gerçekleştiriyor ve onun en büyük temsilciliklerinden biri de bu bölgede çalışmalar yapıyor.

Ama İsrail TİKA temsiliğinin çalışanlarının sayısının azaltılması yönünde bir karar aldı. Bunun için de TİKA’nın bazı çalışanlarının ismi siyah listeye eklendi, onların bazılarının Filistin’e gidişi yasaklandı, bazıları da Hamas ve diğer birliklerle ilişkiler kurmakla suçlanarak sınırdışı edilme tehlikesiyle karşı karşıya bırakıldılar. İsrail’in TİKA çalışmalarıyla ilgili hazırladığı raporda, Türkiye’nin bu kurum aracılığıyla Filistin’de etki alanını güçlendirmeye çalışmasından rahatsız oldukları belirtildi.

İsrail’in Güvenlik Konseyi, hükümeti Filistinlilere yardım eden Türkiye fonlarının çalışmalarını durdurmaya çağırdı. İsrail, Filistin halkını destekleyen herkesin Yahudi işgaline karşı mücadele veren Hamas ve başka birliklerle ortak olduğunu düşünüyor. Tel Aviv bu kez de Ankara’yı düşman ilan ederek kendi jeopolitik çıkarlarını tatmin etmeye çalışıyor. Tüm bunlardan da şu sonuca varıyoruz ki, Türkiye Filistin halkına açık ve çok yönlü destek veren tek Müslüman ülke.

Allah da onları düşmanın önünde aşağıladı

Tüm Arap ülkeleriyse Yahudi devletiyle savaşmadan teslim oldular ve Filistin halkının maruz kaldığı soykırımı kabullendiler. İsrail dünya birliğinin gözü önünde Filistinlileri yok ediyor, Arapları zorla kendi evlerinden kovuyor, onların evlerini dağıtıyor, göç etmeleri için baskı uyguluyor. Komşu zengin Arap devletleriyse Siyonistlerin bu zorbalığına itiraz etmeye bile cüret edemiyorlar.

Bu günlerde Suudi Arabistan’ın Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Er Riyad’ın Filistin’i İsrail’in toprağı olarak tanıdığını beyan etti. Onun bu açıklamasına manevi yönden ciddi aşınmaya maruz kalan Bedeviler – İran Körfezi’ndeki Arap devletlerinin Emir ve Şeyhleri de katıldılar. Örneğin Birleşik Arap Emirlikleri, Yahudi şirketleriyle işbirliği yapıyor, Filistin Mücadele Harekatı’nın liderlerinin yok edilmesi konusunda MOSSAD’a yardım ediyor. Mısır’sa Filistinlilere Yahudilerden de kötü davranıyor. Bu durumda ne diyebiliriz? 5 milyonluk İsrail etrafındaki 150 milyonluk Arap dünyasını parmağında oynatıyor, onları diz çöktürüyor. Bu sanki bir ceza. Allah sadece en aşınmış halkları böyle cezalandırır.

Türkiye – Hilafet

Erdoğan yürüttüğü politikayla bir kez daha şunu göstermiş oldu: Osmanlı İmperatorluğu’nu canlandırmayı amaç edinerek ülkesini öncelikle bölgesel liderliğe, daha sonraysa dünya liderliğine doğru götürüyor. Türkiye, Arap devleti değil, ama şu anda ezilen Filistin halkının tek savunucusu. Türkiye Filistinliler yüzünden Yahudi lobisinin etkisinde olan Batı’nın önemli devletlerini kaybetme riskini de göze alıyor. Erdoğan, ABD ve Avrupa’nın siyasi ekonomik baskılarına rağmen Osmanlı İmperatorluğu’nu yeniden canlandırma politikasından bir adım dahi geri çekilmedi ve tüm dünya Müslümanlarının koruyucusu oldu.

Bu açıdan Arapların “Hurma monarşileri” bir kez daha korkakların tarihin her döneminde korkak olduğunu ıspatlamış oldu. Arap emir ve şeyhler kendi servetlerini korumak için ABD ve Orta Doğu’daki mız mız çocuğu İsrail’in karşısında kurbanlık koyun sürüsü gibi dizildiler. Onların bazıları hatta gizlice Türkiye’ye yönelik yaptırımlara da katılıyorlar. BAE, ABD ve İsrail’in isteğiyle Türkiye mallarının ithalatını azalttı, Türkiye şirketleriyle işbirliğini durdurdu. Başka bir değimle, onlar İslam dini ve Müslümanlara karşı Şeytan’la işbirliği yapıyorlar. Bu yüzden de büyük Yaradan’ın karşısında hesap verecekler.

Kafkas Ömerov

COP29