Türk analist: Lira ve rublenin düşüşü ABD komplosunun sonucu

Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM) Başkanı Oğuzhan Akyener, Yeni Çağ Azerbaycan‘ın sorularını yanıtladı.

– Türkiye’deki ve Rusya’dakı son borsa dalgalanmaları, yani lira ve rublenin değer kaybetmesi arasında bir bağ mevcut mu?

– Öncelikle şu şekilde ifade etmek lazım; dünya üzerinde ABD’nin para politikalarının değişmesi neticesinde sadece Türkiye, Rusya, İran gibi ülkelerde değil, Hindistan, Brezilya, Arjantin, Endonezya, Mısır, Tayland gibi birçok ülkenin para birimlerinin paritesinde ciddi anlamda düşüşler yaşandı. Aslında bu yeni para politikaları, küresel anlamda ekonomik liderliğini korumayı hedefleyen ve bu liderliğini zengin aileler, İngiltere ve Çin gibi ülkeler ile paylaşmak istemeyen ABD’nin Trump seçimi öncesinden dahi planladığı bir süreçti. 2008 yılında başlayan ve dünya üzerindeki birçok gelişmekte olan ülkenin en ince sinir uçlarına kadar sirayet eden küresel dolar arzının yerini paranın geri çağrılması ile dengelerin yeniden yapılandırılması aldı. Bu ABD’nin değişen dünya düzeninde hem iç bağımsızlığını sağlama, hem de küresel etkinliğini sürdürme stratejisi olarak yorumlanmalı. Şimdi bu yaklaşım ile zaten Rus Rublesi ve Türk Lirasındaki dolar karşısında parite değişimlerinin ortak ana nedeni anlaşılmış oldu. Bunun yanı sıra, ilgili ülkelerdeki yabancı sermayenin etkinlik oranları ve ABD’nin küresel yada bölgesel politikaları ile ne kadar çeliştiği hususu da parite değişimlerindeki ikincil faktörler olarak düşünülebilecektir.

– Bu durumu ABD’nin planlı bir operasyonu gibi değerlendirmek ne kadar mantıklı olur? Yakın gelecekte benzeri dalgalanmalar bekleniyor mu?

– Bu noktada sürecin ABD ve özellikle ABD’de iktidarı yönlendiren Pentagon aklı tarafından planlı bir şekilde yürütüldüğü ortaya çıkmaktadır. Yani lira ve rublenin düşüşü ABD komplosunun sonucu. Tabii ilgili ülkelerdeki parite değişimleri, ilgili para birimlerinin çöktüğü anlamına da gelmeyecektir. Devam eden küresel rekabette Çin, İngiltere ve birçok Avrupa ülkesi de etkinliklerini koruyacak, Pentagon stratejilerine uymayan dengeleyici politikalar da ortaya koymaya çalışmaktadır. Tabiki, herşeye rağmen, yakın ve hatta orta vadede de bu gibi dalgalanlamalar olasıdır. Çünkü çatırdama bütün küresel piyasaları etkileyecek boyuttadır. Yani yapılan ekonomik hamleler, bölgesel olmaktan ziyade, bir nevi küresel bir savaşın yada mücadelenin izlerini taşımaktadır.

– Türkiye hükümetinin aldığı önlemler olası bir devalüasyonu önlemek için yeterli mi?

– Türkiye’de bu minvalde hem ikili ilişkileriyle, hem de uygulamaya geçirmeye çalıştığı vizyonel projeler ile yerinde önlemler almaya çalışmaktadır. Bu önlemlerin etkileri hemen farkedilmese de, orta ve belki uzun vadede birçok dengeyi değiştirecektir. Yani zaten resmi iyi okuyabilen ve bu süreci çok önceden tasavvur edebilen Türk devlet aklı, birçok önlemi çok önceden planlamıştır.

-Rusya’ya yönelik yeni yaptırımlar uygulanmak üzere. Bu Türkiye’nin önemli dış ticaret taradaşının zayıflamış ekonomisini nasıl etlkileyecek? Türkiye ekonomisi Rus ekonomisinin çöküşünden ne kadar etkilenecek?

– Rusya’ya yönelik de yeni yaptırımlar beklenmekte. Haliyle bu yaptırımlar, Rus ekonomisyle birlikte, Rusya ile ilişkide olan birçok ekonomiyi de etkileyecektir. Fakat her risk nasıl bir fırsat doğuruyorsa, bu süreç de Türkiye, Rusya ve diğer ilgili ülkelerin ortak hamleleriyle en az zararla atlatılacak ve uzun dönemde bu sürecin sonunda küresel anlamda birçok denge değişmiş olacaktır.

Petrol piyasalarında da durgunluk var. Fiyatların düşüşü devam edebilir mi ve eğer düşüş yaşanırsa dünya ekonomisinde hangi gelişmeler yaşanabilir?

– Bu hususta petrol fiyatlarındaki dengeler incelendiğinde ise, arzın talepten fazla olabildiği ve dolar paritesinin sürekli yükseldiği bir ortamda, diğer etkenlerde küçük değişimler yaşanırken, düşüş trendini gözlemlemek zaten bütün uzmanlar tarafından tasavvur edilebilecek bir husustur. Fakat aslına bakılırsa, zaten uzun süreden beri öngördüğümüz üzere, 2018 – 2020 yılları arasında genel anlamda petrol fiyatları için beklenen trend (Brent için) 70 – 80 $/varil bandıdır. Yani kısa vadeli dalgalanmaları göz ardı edersek, bu bandta seyir devam edecek gibi görülmektedir. Bu da küresel dengelerde çok da büyük değişiklikler yaşanmayacağı anlamına gelecektir. Çünkü çok daha uzun süre düşen ve düşük seyreden petrol fiyatları Rusya gibi petrol üreticilerinin işine gelmediği gibi, Çin gibi ABD’ye rakip olan ülkelerin avantajı olacak, ayrıca ABD iç piyasasındaki üreticileri de negatif etkileyecektir. Tabii bununla birlikte ABD dolar paritesini de petrol fiyatları üzerinde ikincil bir etmen olarak kullanmaya da devam edecektir. Sonuç olarak, inşallah tüm bu süreçlerden Türkiye ve müttefikleri çok daha etkin ve başarılı olarak çıkmayı başaracaktır.

Kafkas Ömerov