Ukraynalı uzman, antropolog, tarihçi ve gazeteci Grigoriy Mavrov, Yeni Çağ Azerbaycan‘a konuştu.
– Kısa süre önce Ukrayna hükümeti Türkiye’yle askeri finans alanında anlaşma imzaladı. Bu işbirliğinin hangi getirileri olacaktır?
- Anladığım kadarıyla Ukrayna için ayrılan finans desteğini kastediyorsunuz. İki ülke arasında imzalanan anlaşma uyarınca, Türkiye, Ukrayna ordusunun taleplerini karşılamak için tahmini 9 milyon TL ayırdı ve tatbikat merkezlerinde Ukrayna askerlerini eğitme sözü verdi. Bu, küçük bir yardım. Bazı dünya ülkeleri Ukrayna’ya bu denli yardımlar ediyor. Örneğin mayıs ayında Ukrayna’da İşişleri Bakanlığı ve Kanada Savunma Bakanlığı arasında anlaşma imzalandı. Bu anlaşmada Kanada’nın Ukrayna’da askeri eğitim, bomba imhası eğitimi, lojistik ve dil kursları düzenleyeceği belirtildi. Kanada Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’ne 25 milyon dolar para yardımı etti. Diğer ülkelerle de bu tip anlaşmalarımız var. Tüm bunlar sadece Ukrayna ordusunun modernleşmesine değil, hem de ülkeler arasındaki ilişkilerin güçlenmesine hizmet ediyor.
– Erdoğan’ın Ukrayna’ya ziyareti sırasında her iki ülkenin savunma kuruluşları arasında bir dizi önemli anlaşmalar imzalandı. Ankara’nın Moskova’yla milyon dolarlık ortak projelerinin olduğunu göz önüne alırsak, Türkiye bundan sonra da Ukrayna’yla ilişkilerini geliştirebilecek mi?
- Türkiye dış ilişkilerinde hep açık oldu, herhangi ülke ve ya ortağının tepkisini değil, kendi çıkarlarını baz aldı. Bu anlaşmalar hem Türkiye hem de Ukrayna için önemli. Bu yüzden de Moskova’yla gerçekleştirilecek projelerin Kiyev’le imzalanmış anlaşmalara engel olacağını sanmıyorum.
– Kremlin Ukrayna-Türkiye ilişkilerini kötü yönde etkileyebilir mi? Moskova’nın hangi kozlar var?
- En önemli koz Ukrayna’da istikrarı bozmak, ülkedeki siyasi süreci kaosa sürüklemek. Sadece bu durumda Türkiye ve diğer ülkelerle ortak çalışmalar gerçekleştirilemez hale gelir. 2014 senesinde Kırım’ın ilhakından hemen sonra Ukrayna benzeri durumla karşı karşıya kaldı: Donbas’ta ikinci cebhenin açılımı ve Rusya’nın Ukrayna’dakı varlıklarını tamamen geri çekmesi. Şimdi Ukrayna diğer ülkelerle işbirliğine can atıyor. Ordu 2014 senesine göre çok daha güçlü. Yani Rusya’nın Ukrayna’daki etki alanı günden güne küçülüyor. 2019 cumhurbaşkanlığı seçimleri bu açıdan büyük önem taşıyacak.
– Türkiye, Ukrayna’nın top 5 ticaret ortakları ve top 10 dış finansörleri listesine adını yazdırmış durumda. Aynı zamanda Türkiye kendi iç piyasasını Ukrayna şirketleri için açtı. Ama Rus şirketleri Türkiye’yle işbirliği konusunda daha etkin. Ukrayna girişimcilerinin pasifliyini neye bağlıyorsunuz?
- Ukrayna ve Türkiye’nin henüz iki ülke tarafından da sonuna kadar keşfetmediği dev işbirliği potansiyali mevcut. Şu an büyük değişimler gerçekleşiyor. Bu değişimler özellikle ekonomi alanında değil, kültür, eğitim ve bilim alanlarında kendini göstermekte. Bir süre önce Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı okullarda öğrencilere verilen yabancı dil dersleri listesine Ukrayna ve Bulgar dilini de ekledi. Tüm bunlar ekonomik ilişkilerle direkt ilgili. Çünkü kültürel ve dil köprülerini inşa etmediğimiz sürece yaptığımız başlangıçların pek bir önemi olmayacaktı. Ukrayna’nın modernleşme konusunda Türkiye’nin tecrübelerinden yararlanmasının gerektiğini düşünüyorum. Bilakis tüm bunlar gözlerimizin önünde oluyor. İstanbul’da ilk modern metro 21. yüzyılın başlarında inşa edilmişti. Ama son yıllarda İstanbul’da metro hattı o kadar büyüdü ki, daha 90’lı yıllarda ziyaret için buraya gelmiş insanlar o zamanlar kentde ulaşımın bu denli sistemli olmadığını söylüyorlar. Aynı şeyi yollar, havaalanları ve diğer ulaşım araçları hakkında da söyleyebiliriz. Türkiye son 10-15 sene içinde dünyanın ekonomik açıdan gelişmiş ülkeleri listesine girebildi. İşbirliği konusuna gelince önceki senelerle kıyasladığımızda karşılıklı ticaretde büyük bir gelişim görüyoruz. Ukrayna şirketleri iki ülke arasındaki ticaret konusunda önemli bir rolü üstlenmiş durumda. Ukrayna ve Türkiye bir birine benziyor. Her iki ülke doğuyla batı, kuzeyle güney arasında doğal bir köprü. Türkiye bu durumu kendi yararına kullanmayı öğrendi, şimdi sıra Ukrayna’da. Kırım’ın ilhakı ve Donbas’ta savaşın başlaması Ukrayna ekonomisinde büyük bir hasar oluşturdu. Bu, Ukrayna’nın bağımsızlık döneminde aldığı en büyük darbeydi. Birçok uzman, Ukrayna’nın bu darbeye dayanamayacağını düşünüyordu. Yani aslında konu sadece ekonomi değildi, konu Ukrayna’ydı. Şimdi biz Ukrayna’nın sadece bu duruma göğüs gerdiğini değil, aynı zamanda ekonomisinin de yavaş yavaş geliştiğini görüyoruz. Rusya şirketlerinin dominant olduğu alanlarda artık başka ülkelerin şirketleri önemli bir paya sahip. Türkiye’de serbest ticaret bölgesinin kullanıma açılmasından sonra piyasalar haraketlenecek. Ukrayna ve Türkiye tarım alanında işbirliği konusunda görüşmeler gerçekleştiriyor. Son birkaç sene içinde Ukrayna Türkiye’ye tarım ürünlerinin ithalatını artırdı.
– Azerbaycan-Ukrayna ilişkileri de iyi bir düzeyde. İlişkilerin güçlü temeli henüz Haydar Aliyev ve Leonid Kuçma’nın zamanında atılmıştı. Bakü ve Kiyev arasında işbirliği, GUAM (Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan, Moldova) ve BDB (Bağımsız Devlet Birliği) gibi bölgesel örgütlerle gelişiyor. Bugün maalesef Ukrayna savunma sanayisi şirketleri Azerbaycan’a silah veren şirketler içinde değil. Rusya ve Beyaz Rusya bu konuda Azerbaycan’la çalışmayı daha çok istiyor. İlişkilerin şimdiki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- İlişkilerin düzeyinden memnun olduğum söylenemez. Türkiye’yle olduğu gibi Azerbaycan ve Ukrayna için de henüz keşfedilmeyen bir potansiyelin olduğunu düşünüyorum.
– SSCB var olduğu topraklara bir çok çatışmalar bıraktı. Bu çatışmaları kıyasladığımızda Kırım’la Donbas’ın ilhakının Karabağ, Abhaziya, Güney Osetya ve Dnestr bölgesinin işgalinden bir farkı var mı?
- Rusya topraklarına direkt katılan Kırım hariç diğer tüm çatışmalar yeterince bir birine benziyor ve onların çözüm anahtarları Moskova’nın elinde. Rusya eğer Dnestr bölgesinden askerlerini geri çekerse, ya da Güney Osetya’ya yardım etmeyi durdurursa bu topraklarda yaşayanlara hiçbir şey olmayacak. Rusya televizyon kanallarında da etnik bir katliamın söz konusu bile olmayacağı belirtiliyor. Moldova və Gürcistan yüzünü Avrupa’ya çevirdi. Bu durumsa milli ve dini azınlıkların durumunu iyileştirdi. Ukrayna’da Ruslara ve Rusça konuşan vatandaşlara yönelik hiçbir baskı yok. Ukrayna’da hiçkimse hiçbir zaman Rusça konuştuğu için ne dövüldü ne öldürüldü. Ukraynalılar her iki dili özgürce kullanıyor ve kolayca birinden diğerine geçebiliyor. Yani geriye sadece Moskova’nın çatışmayı çözmeye istekli olması kalıyor. Eğer Kreml Batı’yla anlaşmaların karşılığında bahsettiğim rejimleri desteklemeyi bırakırsa 5-7 sene içinde büyük değişime şahit olacağız. Ama bu, çok olumlu bir öngörü. Maalesef sorunların yakın gelecekte çözülebileceğini sanmıyorum. Ukrayna da Gürcistan ve Azerbaycan gibi topraklarının bir kısmının başka bir devletin işgali altında olmasına alışmak zorunda. Bu teslim olmamız ve durumu kabullenmemiz anlamına gelmiyor. Biz daha fazla güç toplamalı ve en uygun zamanı beklemeliyiz.
Röportaj: Kafkas Ömerov
www.yenicag.az